Gelişmiş Arama
Ziyaret
8899
Güncellenme Tarihi: 2010/08/14
Soru Özeti
Neden Şiiler kendilerine Abdulhüseyin (Hüseyin’in kulu), Abdulali (Ali’nin kulu) vb. gibi isimler seçiyorlar? Oysa Allah buyuruyor: ‘Yanlız bana kulluk edin ve benim kulum olun.’
Soru
İnsan yalnızca Allah’ın kulu olabilir. Allah-u Teala buyuruyor: ‘Yanlız bana kulluk edin.’ Öyleyse neden Şiiler kendilerine Abdulhüseyin (Hüseyin’in kulu), Abdulali (Ali’nin kulu), Abduzzehra, Abdulimam gibi isimler seçiyorlar? Neden Masum İmamlar (a.s) çocuklarının isimlerini Abdulali, Abduzzehra koyuyorlardı? İmam Hüseyin (a.s) şehid olduktan sonra birine Abdulhüseyin, yani Hüseyin’in hizmetçisi demek doğru mudur? Yemek getiren, su getiren, hizmet eden kimseye hizmetçi denir. İmam Hüseyin’e (a.s) su götüren, yemek götüren, kabrinin başında abdest suyu hazırlayan birine İmam Hüseyin’in (a.s) hizmetçisi dememiz mantıklı mıdır?
Kısa Cevap

1- Kul (Abd) kelimesinin Arapçada bir kaç manası var: a) Tapınan, huzu ve itaat eden kimse, b) Köle ve memlük.

2- Masum İmamların (a.s) yüce makamları bazen Hüseyin’in abdi (kulu), Ali’nin abdi (kulu) manalarına gelen Abdulhüseyin, Abdulali vb. gibi isimlerin seçilmesine neden olmaktadır.

3- Hizmet yalnızca dünyanın günlük işlerinde olmaz, önemli ve değerli olan mevlanın yolunu ihya etmek ve onun izinden gitmektir. Zira onun cismi içimizde olmasa da ruhu canlıdır ve amellerimizi görmektedir.

4- Söz konusu yerlerde (Abdulhüseyin vb.) abd (kul) kelimesinin kullanılması yalnızca sevgi ve uygun olan hizmetleri yapma manalarında kullanılırsa caizdir. Abdulhüseyin gibi isimler kulluk ve tapınmak manasında kullanılırsa bu insanı şirke götürür ve insan Allah’ın gazabına uğrar.

5- Böyle isimler tarih kitaplarında gelmemiştir. Masum İmamlar daha çok Ali, Muhammed, Abdurrahman gibi isimlerin konulmasını tavsiye etmişlerdir.  

Ayrıntılı Cevap

1- Kul (Abd) kelimesinin Arapçada bir kaç manası var: a) Tapınan, huzu ve itaat eden kimse, b) Köle ve memlük.

2- Masum İmamların (a.s) yüce makamları bazen Hüseyin’in abdi (kulu), Ali’nin abdi (kulu) manalarına gelen Abdulhüseyin, Abdulali vb. gibi isimlerin seçilmesine neden olmaktadır.

3- Hizmet yalnızca dünyanın günlük işlerinde olmaz, önemli ve değerli olan mevlanın yolunu ihya etmek ve onun izinden gitmektir. Zira onun cismi içimizde olmasa da ruhu canlıdır ve amellerimizi görmektedir.

4- Söz konusu yerlerde (Abdulhüseyin vb.) abd (kul) kelimesinin kullanılması yalnızca sevgi ve uygun olan hizmetleri yapma manalarında kullanılırsa caizdir. Abdulhüseyin gibi isimler kulluk ve tapınmak manasında kullanılırsa bu insanı şirke götürür ve insan Allah’ın gazabına uğrar.

5- Böyle isimler tarih kitaplarında gelmemiştir. Masum İmamlar daha çok Ali, Muhammed, Abdurrahman gibi isimlerin konulmasını tavsiye etmişlerdir.  

 

 

 

Ayrıntılı Cevap

Kul (Abd) kelimesinin Arapçada bir kaç manası var: 1) Tapınan, ibdetçi, mabudunun karşısında ibadet ve itaat eden, zelil olan kimse, 2) Köle, memlük[1] (‘abid’ bir başka yerde hizmetçi manasına gelmiştir). Bu manaların ikiside Arapça’da yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Örneğin Arap edebiyatının en önemli kaynağı olan Kur’an’da her iki manada gelmiştir.

Birinci mana:

‘Ey insanlar, sizi de, sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibadet edin...’[2]

‘Ben Allah'ın kuluyum, bana kitap vermiştir ...’[3]

Allah-u Teala bu ayetlerde, tapınmayı yalnızca kendisine özgü kılmıştır.

İkinci mana:

‘Allah bir örnek getirmiştir: Bir köle olsa ve hiçbir şeye gücü yetmese...’[4]

Bu ayette putların Allah’ın kudretinin karşısındaki zayıflığı, malı olan hep infak eden sahibinin karşısındaki kölenin güçsüzlük ve iradesizliğine benzetilmiştir.

Masum İmamların (a.s) azameti, Müslümanların (özellikle Şiaların) Onlara hep saygı göstermelerine, çeşitli şekillerde sevgi ve alakalarını ortaya koymalarına neden olmaktadır. Abduali, Abdulhüseyin veya onların Farsça karşılığı olan Ğulamali, Ğulamhüseyin vb. gibi isimlerin konulması ismet ve taharet ailesine karşı duyulan bu sevgi ve alakadan dolayıdır.

Masum İmamların (a.s) şehadetinden sonra böyle isimleri koymaktaki maksat ise şunlardır: Birincisi Onlara (a.s) kölelik ve hizmetçilik etmek Onların (a.s) sadece bu dünya yaşamlarıyla sınırlı değildir. Onları anmak demek yollarına değer vermek, ilke ve siretlerine sarılmak demektir. Kimi zaman bu şekilde hizmet etmek bir kölenin Onlar hayattayken yaptığı yardımdan daha değerli olabilir. İkincisi, Masum İmamlar dünyadan göçtüklerinde yalnızca cisimleri aramızdan ayrılır, ama yüce ruhları yine hazır ve nazırdır. Nitekim Onların ziyaretlerinde şöyle gelmiştir: ‘Ben şehadet veriyorum ki, sözümü duyuyorsun, selamımın cevabını veriyorsun.’[5] Öyleyse Onlar yokolmamışlar ki insanlarda bu kölelikten vazgeçsinler. Aksine onlar diridirler ve yaptıklarımızı görmekteler. Üçüncü olarak bir kişiye -ister hayatta olsun, ister olmasın- hizmet etmek onun misafirlerine, etrafındakilere ve ziyaretçilerine hizmet etmeyide peşinden getirmektedir. Buna göre Masum İmamların (a.s) ziyaretçilerine, misafirlerine çeşitli şekillerde hizmet edenler Onların kölesi olacaktır. Hatırlatmak gerekir ki, tapınmak, huzu ve itaat manasına gelen ubdiyyet (kulluk) yalnızca mülk ve melekutun sahibi, göklerin ve yerin yaratıcısı Allah-u Teala’nın karşısında doğrudur. Yukarıda getirdiğimiz ilk ayete (Ey İnsanlar...) dikkat edersek göreceğiz ki, tapınmaya ve ibadete layık olan kimse her şeyden önce bizi yaratmalıdır, sonra bizi eğitmelidir. Dolayısıyla söz konusu isimleri seçen kişinin hedefi abd’in birinci manası (tapınma) ise İslamın ve imanın dairesinden çıkar ve şirke düşer. öyleyse bir yerde töhmet ve suizana yol açma ihtimali varsa daha iyi olan ve Masum İmamların tavsiye ettiği isim ve lakaplar konulmalıdır. Örneğin bir rivayette İmam Sadık (a.s) (raviye hitaben) şöyle buyuruyor: ‘Çocuğuna, Allah’a kulluğu çağrıştıracak bir isim koy... Abdurrahman gibi.’[6] Yine rivayetlerde Muhammed adı tavsiye olunmuştur.[7] İmam Hüseyin (a.s) üç çocuğunun adını Ali koymuştur.[8]

Tarih ve rical kitaplarına baktığımızda Abdu’lala, Abdulmecid, Abdusselam vb. isimlerin çoklukla kullanıldığını göreceğiz.[9] Buna karşılık Abdulhüseyin ve benzeri isimlerin geçmişte adet olmadığını, rical kitaplarında gelmediğini görmekteyiz. Böyle isimler Masum ve pak İmamların yüce makamları anlaşılmaya başlanınca, özgürlük ortamı doğup, Onlara olan sevgiyi rahatça ortaya konmaya başlandıktan sonra gündeme gelmiştir.

Sonuç:

Yukarıda anlatılanlardan şu sonuca ulaşıyoruz: Abdulali, Abdurrıza vb. gibi isimler hizmete hazır olmak, Masum İmamlara (a.s) karşı ölümlerinden sonra bile duyulan sevgiyi ortaya koymak içindir. Böyle isimleri koymak şirkle itham olunmaya neden olmazsa sakıncası yoktur. Ama Masum İmamlarında tavsiyesi olan bunlardan daha güzel isimlerde konulabilir. Bahanecilere fırsat vermemek için bu isimlerden kaçınmak en güzelidir.


[1] -Birinci Mana: ‘Halk, Allah’ın kuluyla köle kulların arasında farka koymuştur.’ (Mekayis-il Lugat, c.4, s.205); ‘Onu bir bilir, ona hizmet eder, huzu eder, zelil olur ve itaat eder.’ (el-Müncid, s.486)

İkinci Manası: ‘Abd köle demektir.’ (Mekayis-il Lugat, c.4, s.205); ‘el-Memluk’ (el-Müncid, s.483);

‘Abd, hizmetçi demektir.’ (Mekayis-il Lugat, c.4, s.205; el-Müncid, s.483)

[2] -Bakara/21

[3]- Meryem/30

[4] - Nahl/75

[5] - İmam Rıza’nın (a.s) Ziyareti (Mefatih-ul Cinan)

[6] - Vesail-uş Şia, c.7, s.125

[7] - a.g.e

[8] - Ali Ekber, Ali Evsat ve Ali Asğar.

[9] - Mu’cem-us Sukat, c.9, s.254-356, 10 ve 11. Ciltlerde de devam etmektedir.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Şerî mesafe miktarı ne kadardır?
    5559 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/23
    A. Şerî mesafenin miktarı hakkında birkaç görüş vardır: Bazıları mesafe miktarının 22/5 km olduğu görüşündedir.[1] Bazıları şerî mesafenin 21/5 km olduğu fikrini taşımaktadır.[2] Bir grup da şerî mesafenin 22 ...
  • Bedenin ruha alet olması konusunda doğal ve yapma aletler arasındaki fark nedir?
    7311 İrfan Felsefesi 2012/04/03
    Doğal ve yapma terimler felsefede doğal ve yapma varlıklar arasında mukayese yapıldığı zaman kullanılır. Örneğin insan bedeni doğal bir cisimdir, yatak ise yapma bir cisimdir. Bedenin kendi parçalarıyla bileşimi doğaldır. Ama yatağın kendi parçalarıyla (tahta, çivi vs.) bileşimi yapmadır. ...
  • Bir takım şekilleri ve figürleri içeren dua kitaplarından yararlanmak caiz midir?
    10662 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    1- Sorunuza nazaran söz konusu kitabın hangi ilim hakkında olduğunu anlamak güçtür. Bunu anlamak için daha geniş bilgiye ihtiyaç vardır. Ama kısaca söyleyebiliriz ki söz konusu kitap ulum-i garibe hakkındadır. Ulum-i garibe; cifr, reml ve nücüm gibi ilimlere denir. Ancak söz konusu kitabın hangi kısmına ait olduğunu ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    4971 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Şeytanın İmam Ali’ye (a.s) alakası ve sevgisi var mıydı?
    15324 Eski Kelam İlmi 2012/03/11
    Yapılan araştırmaların neticesinde hadis kaynaklarında hatta büyük ariflerin irfan kitaplarındaki aşk ve sevgiyle ilgili bölümlerde bile sorudaki ifadelerle Şeytanın İmam Ali’ye (a.s) sevgi duyması hakkında her hangi bir rivayete rastlanmamıştır. Bu türden başka rivayetler olsa da onlarda şeytanın sapkınlığına özellikle vurgu yapılmıştır. Yine bir rivayette İmam Bakır ...
  • Hz. Peygamberin (s.a.a) bakışında selam vermenin önemi nedir?
    12618 تاريخ بزرگان 2012/06/16
    İnsan toplumsal bir varlık olup kendi türlerinin ilişkisine, dostluğuna ve sevgisine ihtiyaç duyar. Selam vermek iki insan arasındaki sağlıklı ilişkinin ilk merhalesini oluşturur ve dostluk, samimiyet, sevgi, tevazu, hayır duası ve karşı tarafa güven vermek gibi değişik mesajlar içerir. Selam sözcüğü çok güzel ve manalı bir kavram ...
  • bazı vacip ve müstahaplara önem verilmesi namazın yerine geçebilir mi?
    5202 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Cevaba geçmeden önce bir noktayı açıklamamız lazım, oda şudur: İslami hüküm ve yasalarda, her ne kadar maslahat ve mefsede konusunu göz önünde tutulmuş ise de, insanın aklı bu hükümlerin tüm fayda ve zararlarını tek başına derk edebilmesi olanaksızdır. Bu bağlamda kesinlikle Allahın vahyine ve masumların sözlerine tabi ...
  • Kredi kartlarıyla alışveriş yapılması ve bu kartların nakit paraya çevrilmesinin hükmü nedir?
    5659 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Sorunuzun cevabını Ayetullah Hamenei’nin kalemi şu şekilde cevaplamıştır: Hesapta olan ve alışveriş yaparken ödediğiniz miktarın bir sakıncası yoktur. Ama hesabınızda karşılığı olmadan size kredi hesabı olarak verilen miktar; eğer borç şeklindeyse ve ona faiz geliyorsa, borcun kendisi sahih ama fazlası faiz sayılmaktadır ve haramdır. ...
  • Peygamberin (s.a.a.) Teşkil Etmiş Olduğu Hükümetin, Allah’ı Arayan Fıtrat ile İrtibatı nedir?
    7242 Düzenler 2012/10/24
    Bize göre Resul-i Ekrem’in (s.a.a.) teşkil etmiş olduğu hükümet ilahi bir emir idi. Ama bu emri iktiza eden nokta, bu hükümetin insan yaşamının tüm alanlarında tesir etmesidir. İmam Bakırdan (a.s.) “…velayete davet edildiği kadar hiç bir şeye davet edilmedi”[i] şeklinde nakledilen tabir buna yöneliktir. ...
  • Tevazu nedir? Tevazu nasıl bir esere sahiptir? Tevazu ile zillet arasındaki fark nedir?
    2308 فضایل اخلاقی 2020/01/19

En Çok Okunanlar