Gelişmiş Arama
Ziyaret
8700
Güncellenme Tarihi: 2010/04/07
Soru Özeti
Fetvanın dayanak ve kaynakları nelerdir?
Soru
Lütfen (müçtehitlerin) fetva kaynakları hakkında bilgi veriniz
Kısa Cevap

İçtihat zorluklara tahammül, çaba ya da kudret ve güç demektir. Fıkhi terim olarak ise kaynak ve delillerden şer’i hükümleri çıkarmak için azami ilmi çabayı sarf etmek anlamındadır.

Şii fıkhında fetvanın temeli içtihat kaynakları olarak bilinen Kur’an, sünnet, akıl ve icmadır. Ancak bu kaynaklardan, faydalanma ve istinbat etmek için Arap edebiyatı, Masumların (a.s) zamanındaki muhavere örfünü, mantık, usul-u fıkh, rical, Kur’an, hadis vs. ilimleri bilmek gerekir. Her fakih bu ilimleri bilmenin yanı sıra onların tümünde bir ekole de sahip olması gerekir ki, onlardan içtihat kaynaklarını anlama yönünde faydalanabilsin.

Ayrıntılı Cevap

İçtihat, hem zorluklara tahammül manasına gelen ‘Cehd’[1] kökünden, hem de kudret ve güç manasına gelen ‘cühd’[2] kökünden kullanılmıştır. Fıkhi terim olarak kaynak ve delillerden şer’i hükümleri çıkarmak için azami ilmi çabayı sarf etmek demektir. Şia fıkhında fetvanın temeli içtihat kaynaklarına (Kur’an, sünnet, akıl ve icma) dayanıyor ancak bu kaynakları anlama, bunlardan faydalanma ve istinbat etmek için Arap edebiyatı, Masumların (a.s) zamanındaki muhavere örfünü, mantık, usul-u fıkh, rical, Kur’an, hadis vb.[3] ilimleri bilmeye ihtiyaç vardır. Her fakih bu ilimleri bilmenin yanı sıra onların tümünde bir ekole de sahip olması gerekir ki, bu ilimlerden, içtihat kaynaklarından hüküm çıkarmak için faydalanabilsin. Örneğin, hadis ve rivayetlerden istifade etmek için bir müçtehit rical ilminde kabul görmüş bir ekole göre bir rivayeti senet yönünden muteber bulmayıp ona isnat etmeyebilir ve bu meselede o rivayetin dışında başka rivayet ve deliller olmazsa o fakih bu meselede fetva veremez. Halbuki, başka bazı fakihler aynı senedi muteber bilip ona dayanarak fetva verebilirler. Yine müçtehitlerin yetenek, analiz ve tahlil güçleri de aynı değildir. Müçtehitlerden her biri ayet ve rivayetleri değişik şekillerde anlayabilirler. Aynı şekilde bir müçtehit belli bir mevzu ve mısdakı belli bir hükme ait bilebilirken başka bir müçtehit aynı görüşte olmayabilir.

Şimdi daha fazla bilgi için müçtehitlerin fetva vermek için[4] onların asıl kaynakları olan Kur’an, sünnet, akıl ve icma’ya ve her birinin sahip olması gereken ekollere işaret edeceğiz:

1- Kitap (Kur’an-ı Kerim): Kur’an İslami kanunların ve hükümlerin ilk kaynağıdır. Bu, bütün Müslümanların kabul ettiği bir konudur. Ama Kur’an’dan ahkam ve fetvaların çıkarılması şu esaslara dayalıdır: Müçtehit Kur’an ilimlerinin bazı önemli konularında belli bir görüşe sahip olmalıdır.[5] Örneğin, vahyin yüce manaları bizlerin kavrayabileceği bir şey midir, değil midir? Vahiyde değişim ve tahrif olabilir mi, olamaz mı? gibi.

2- Sünnet (Masumun söz, davranış veya teyidi): Resulullah’ın (s.a.a) sünnetinin -ki söz, davranış ve teyidinin - itibar ve hüccetliğini ispat etmeye gerek varsa da Kur’an’ın nasslarına göre bunu ispat etmek zor değildir. İslam alimleri bunu kabul ettiklerinden üzerinde uzun uzadıya durmaya gerek yoktur.[6] Aynı şekilde Masum İmamların da (a.s) söz, fiil ve teyitleri sünnettir. İmamiyye alimlerinin inancı şudur: Hz. Peygamber (s.a.a) Masum İmamları (a.s) ümmeti için bir merci olarak düşünmüş ve onu defalarca açıklamıştır.[7] Nitekim buyuruyor: ‘Ben sizin aranızda iki ağır emanet bırakıyorum: Biri Allah’ın kitabı diğeri de Ehl-i Beyt’imdir. Onlara sarıldığınız sürece asla sapmazsınız.’ [8] Öyleyse Resul-ü Ekrem (s.a.a) veya Masum İmamlar (a.s) bir dini görevi belli bir şekilde yerine getiriyorlarsa ya da başkaları bazı dini vazifelerini onların huzurunda yerine getiriyor ve Onlar da (a.s) bunları teyit ediyorlar veya bu amellerin karşısında susuyorlarsa bir fakih bunlara yetinebilir.[9]

Sünnet, Kur’an’ı sınırlandırıp tahsis edebilir mi? Çeşitli durumlar sünnete etki edebilirler mi?[10] Bunlarda müçtehitlerin sünnetten hüküm çıkarabilmeleri için görüş sahibi olmaları gereken konulardandır.

3- İcma (Fakihlerin bir konudaki görüş birliği): Şii alimlerine göre icma Peygamberin (s.a.a) ve Masum İmamların (a.s) sözünü ispat edip ortaya çıkarırsa hüccet olur. Örneğin bir meselede Peygamberin (s.a.a) zamanındaki Müslümanların tamamı istisnasız bir akide ve görüşe sahip oldukları ve aynı şekilde amel ettikleri anlaşılırsa onu Peygamberden (s.a.a) aldıklarını gösterir. Veya Masum İmamlardan (a.s) birinin bütün ashabı bir meselede görüş birliğinde iseler bu onu İmamın (a.s) kendisinden aldıklarına delil olur. Böyle bir icma kesinlikle hüccettir.[11]

4- Akıl: İslami öğretilerde çok az şey akıl kadar övülmüştür. Bu övgü öyle bir şekildedir ki, akıl gerçekleri tanıma, çeşitli itikadi, ibadi, bireysel, toplumsal vb. alanlarda yanlışı doğrudan ayırma özelliklerine sahiptir. Bütün bunlardan -şeriatında belirttiği gibi- aklın zati bir itibar, önem ve hücciyetinin olduğu neticesine ulaşabiliriz.[12] Bundan dolayı Şii alim ve bilginleri eskiden beri aklın itibar ve hücciyetini kabul etmişlerdir.[13] Dolayısıyla Şia’ya göre aklın hüccet oluşunun manası şudur: Eğer bir konuda akıl kesin bir hüküm vermişse bu hüküm hüccettir.[14]

Yukarıda anlatılanlardan alınan sonuç şudur: Fakih ve müçtehid bu dört kaynağa dayanarak kendi içtihadi ekolüne göre fetva verir.

Ancak bilmek gerekir ki, içtihat kaynakları yukarıda beyan edilenlerle sınırlı değildir.

Daha fazla bilgi için Üstad Hadevi Tahrani’nin ‘Teemmülat Der İlm-i Usul’ adlı risalelerine başvurmanızı tavsiye ediyoruz.



[1] - en-Nihaye, c.1, s.319

[2] - a.g.e.

[3] - Bkz: Mehdi Hadevi Tahrani, Mebani-i Kelami-i İçtihat, s.19 ve 20

[4] - Fakihler bunlara ‘Edille-i Erbaa’ (dört delil) demektedir.

[5] - Muhammed İbrahim Cennati, Menabi-i İçtihat, c.1, s.76; daha fazla bilgi için bkz: Mehdi Hadevi Tahrani, Felsefe-i İlm-i Usul-u Fıkh, Defter-i Çaharrom, Mebadi-i Sudur-u ur’an-ı Kerim

[6] - Ancak onu Kabul etmeyen çok az sayıda kimsede çıkabilmiştir. Muhammed b. İdris Şafii, Kitab-ul Umm, c.7, s.250 ve 77’de buna işaret etmiştir.

[7] - Muhammed b. İdris Şafii, a.g.e. s.86

[8] - Bihar-ul Envar, c.23, s.118

[9] - Daha fazla bilgi için bkz: Felsefe-i İlm-i Usul-u Fıkh, 5 ve 6. Defter, Mebadi-i Sudur-i ve Delali-i Sünnet

[10] - a.g.e. s.75

[11] - Ebu-l Kasım Gürci, Tarih-i Fıkh ve Fukaha, s.68

[12] - Menabi-i İçtihat, c.1, s.243

[13] - a.g.e. 224

[14] - Şehid Mutahhari, Aşinay-i Ba Ulum-u İslami, c.3, s.19

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Şerî mesafe miktarı ne kadardır?
    5559 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/23
    A. Şerî mesafenin miktarı hakkında birkaç görüş vardır: Bazıları mesafe miktarının 22/5 km olduğu görüşündedir.[1] Bazıları şerî mesafenin 21/5 km olduğu fikrini taşımaktadır.[2] Bir grup da şerî mesafenin 22 ...
  • Bedenin ruha alet olması konusunda doğal ve yapma aletler arasındaki fark nedir?
    7311 İrfan Felsefesi 2012/04/03
    Doğal ve yapma terimler felsefede doğal ve yapma varlıklar arasında mukayese yapıldığı zaman kullanılır. Örneğin insan bedeni doğal bir cisimdir, yatak ise yapma bir cisimdir. Bedenin kendi parçalarıyla bileşimi doğaldır. Ama yatağın kendi parçalarıyla (tahta, çivi vs.) bileşimi yapmadır. ...
  • Bir takım şekilleri ve figürleri içeren dua kitaplarından yararlanmak caiz midir?
    10662 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    1- Sorunuza nazaran söz konusu kitabın hangi ilim hakkında olduğunu anlamak güçtür. Bunu anlamak için daha geniş bilgiye ihtiyaç vardır. Ama kısaca söyleyebiliriz ki söz konusu kitap ulum-i garibe hakkındadır. Ulum-i garibe; cifr, reml ve nücüm gibi ilimlere denir. Ancak söz konusu kitabın hangi kısmına ait olduğunu ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    4971 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Şeytanın İmam Ali’ye (a.s) alakası ve sevgisi var mıydı?
    15324 Eski Kelam İlmi 2012/03/11
    Yapılan araştırmaların neticesinde hadis kaynaklarında hatta büyük ariflerin irfan kitaplarındaki aşk ve sevgiyle ilgili bölümlerde bile sorudaki ifadelerle Şeytanın İmam Ali’ye (a.s) sevgi duyması hakkında her hangi bir rivayete rastlanmamıştır. Bu türden başka rivayetler olsa da onlarda şeytanın sapkınlığına özellikle vurgu yapılmıştır. Yine bir rivayette İmam Bakır ...
  • Hz. Peygamberin (s.a.a) bakışında selam vermenin önemi nedir?
    12618 تاريخ بزرگان 2012/06/16
    İnsan toplumsal bir varlık olup kendi türlerinin ilişkisine, dostluğuna ve sevgisine ihtiyaç duyar. Selam vermek iki insan arasındaki sağlıklı ilişkinin ilk merhalesini oluşturur ve dostluk, samimiyet, sevgi, tevazu, hayır duası ve karşı tarafa güven vermek gibi değişik mesajlar içerir. Selam sözcüğü çok güzel ve manalı bir kavram ...
  • bazı vacip ve müstahaplara önem verilmesi namazın yerine geçebilir mi?
    5202 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Cevaba geçmeden önce bir noktayı açıklamamız lazım, oda şudur: İslami hüküm ve yasalarda, her ne kadar maslahat ve mefsede konusunu göz önünde tutulmuş ise de, insanın aklı bu hükümlerin tüm fayda ve zararlarını tek başına derk edebilmesi olanaksızdır. Bu bağlamda kesinlikle Allahın vahyine ve masumların sözlerine tabi ...
  • Kredi kartlarıyla alışveriş yapılması ve bu kartların nakit paraya çevrilmesinin hükmü nedir?
    5659 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Sorunuzun cevabını Ayetullah Hamenei’nin kalemi şu şekilde cevaplamıştır: Hesapta olan ve alışveriş yaparken ödediğiniz miktarın bir sakıncası yoktur. Ama hesabınızda karşılığı olmadan size kredi hesabı olarak verilen miktar; eğer borç şeklindeyse ve ona faiz geliyorsa, borcun kendisi sahih ama fazlası faiz sayılmaktadır ve haramdır. ...
  • Peygamberin (s.a.a.) Teşkil Etmiş Olduğu Hükümetin, Allah’ı Arayan Fıtrat ile İrtibatı nedir?
    7242 Düzenler 2012/10/24
    Bize göre Resul-i Ekrem’in (s.a.a.) teşkil etmiş olduğu hükümet ilahi bir emir idi. Ama bu emri iktiza eden nokta, bu hükümetin insan yaşamının tüm alanlarında tesir etmesidir. İmam Bakırdan (a.s.) “…velayete davet edildiği kadar hiç bir şeye davet edilmedi”[i] şeklinde nakledilen tabir buna yöneliktir. ...
  • Tevazu nedir? Tevazu nasıl bir esere sahiptir? Tevazu ile zillet arasındaki fark nedir?
    2308 فضایل اخلاقی 2020/01/19

En Çok Okunanlar