Gelişmiş Arama
Ziyaret
8214
Güncellenme Tarihi: 2007/11/18
Soru Özeti
Eğer Peygamber Efendimizin (s.a.a) vasisi başlangıçtan beri belliydiyse, niçin Peygamber Efendimiz (s.a.a) vasilik konusunu davetini kabul etmeğe bağlı kıldı?
Soru
Eğer Peygamber Efendimizin (s.a.a) vasisi başlangıçtan beri belliydiyse, niçin Peygamber Efendimiz (s.a.a) vasilik konusunu davetini kabul etmeğe bağlı kıldı?
Kısa Cevap

Şia’ya göre, imamet, yüce Allah tarafından verilen bir makamdır ve sadece Peygamber vasıtasıyla insanlara ulaştırılır. Çünkü imam, masumluk makamını taşımalıdır. Yalnızca Allah ve Peygamber kimin masumluk makamını taşıdığını ve yüce vilayet ve imamet makamına liyakatli olduğunu bilir. Ama görünürde o makamın daveti kabul etmeye bağlı kılınmasının sebepleri vardır. Onlardan bazıları şunlardır:

1- Peygamber Efendimiz (s.a.a) bu işi insanlara hücceti tamamlamak için ve ileride “Niçin bizi ya da diğer birisini seçmedi” demesinler diye yerine getirdi. Ve yine aynı toplantıda Hz. Ali (a.s) dışında hiç kimse kendi iradesiyle Peygamber Efendimizin (s.a.a) davetine icabet etmedi. Dolayısıyla da itiraz için hiçbir bahane kalmadı.

2- Bu iş sebebiyle Hz. Ali'nin (a.s) üstünlüğü ve fazileti diğerlerine ispat oldu. Ve yine Peygamber Efendimizin (s.a.a) yalnız olduğu ve düşmanların muhalefet ve baskılarının yoğun olduğu zamanlarda, kimin açık bir şekilde hiçbir korku ve endişe duymadan Allah'ın Peygamberini savunma cesaretine sahip olduğu belli oldu.

3- Peygamber Efendimizin (s.a.a) işi, kendisinden sonra hakikat peşinde olanların yoldan çıkmamaları için toplumu iki konuya hazırlamak için idi: Birisi imamet konusu. Çünkü imamsız ve rehbersiz toplum yok olup gitmeye mahkûmdur. Diğeri ise Hz. Ali'nin (a.s) şahsının kabul edilmesi için gerekli zeminin hazırlanması idi.

4- Gelecek topluluklar için Hazreti Ali'nin (a.s) yaşının küçük olmasına rağmen Peygamber Efendimizin (s.a.a) yerine seçilmesinin sebebinin ortaya koymak. Zira imamet makamının ilahi bir makam olmasının yanı sıra başkaldırma ve muhalefet için her türlü bahanenin de ortadan kalkması için ikna edecek bir sebebin de olması gerekirdi.

5- Bu iş, insanın ilahi teklifleri yerine getirmede özgür iradeye sahip olduğu konusu ile uyum içindedir. Nasıl ki Şia mezhebi bu inançtadır. Bu olayda bir yandan Kureyş'in başları kendi iradeleri ile Peygamber’in davetine icabet etmediler diğer yandan Hz. Ali (a.s) kendi özgür iradesi ile Peygamber Efendimizin (s.a.a) davetini kabul etti. Başlangıçtan beri her şeyin Levh-i Mahfuz'da belli olduğuna inanmamızla birlikte şu hakikati de göz ardı etmemeliyiz ki ilahi başarıların, hidayet ve dalaletin zeminlerini kendi özgür iradesiyle meydana getiren insanın kendisidir. Nasıl ki birçok ayet, hidayet ve dalaletin, insanın yapmış olduğu ve zeminini kendisinin oluşturduğu işlerden dolayı olduğuna işaret etmektedir.

6- İnzar günün olayı, İslam toplumunun özgürlük ve seçme ilkesine ve kişilerin iradelerine dayalı olduğunu ve hiçbir zorlamanın, diktatörlüğün ve ayırımcılığın olmadığını göstermektedir. Hatta kişilerin liyakatleri onların belli bir sorumluk ve görevi üstlenmeleri için gerekli zemini meydana getirir. Bu liyakat da ilahi ölçülerle belli olur sırf akrabalıkla vb. ölçülerle değildir.

Ayrıntılı Cevap

Şia’nın görüşüne göre, imamet, yüce Allah tarafından verilen bir makamdır ve Peygamber vesilesi ile iblağ edilir. Çünkü imam, masumluk makamını taşımalıdır. Yalnızca Allah ve Peygamber kimin masumluk makamı taşıdığını ve yüce vilayet ve imamet makamına liyakati olduğunu bilir. Ama görünürde o makamın daveti kabul etmeye bağlı olmasının bir takım sebepleri vardır. Onlardan bazıları şunlardır:

1- Peygamber Efendimiz (s.a.a) bu işi insanlara hücceti tamamlamak ve ileride “Niçin bizi ya da diğer birisini seçmedi” demesinler diye yerine getirdi. Söz konusu toplantıda Hz. Ali (a.s) dışında hiç kimse kendi iradesiyle Peygamber Efendimizin (s.a.a) davetine icabet etmedi. Dolayısıyla da itiraz için hiçbir bahane kalmadı.

Elbette Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) diğerlerinin, kendisinin yerine geçmeye ve hilafete layık olmadıkları açıkça belirtmesi uygun değildi.. Bunun doğal olarak olayların akışsı içinde açık ve delilli bir şekilde anlaşılması gerekirdi. Böylece Müslümanlar için hem daha somut, ve idrak edilir olurdu hem de Peygamber Efendimize (s.a.a) karşı kin ve düşmanlık icat edilmemiş olurdu. Hilafet olayına benzer[1] olaylar da vardır. Öyle ki Peygamber Efendimiz (s.a.a) başlangıçtan beri bazılarının bir işi yapmaya liyakatlerinin olmadığını ve bir işin uhdesinden gelemeyeceklerini biliyordu. Handek savaşının olayı gibi.[2] Peygamber Efendimiz (s.a.a) ashab içinde hiç kimsenin Amr İbni Abdevid'e rakip olamayacağını biliyordu. Ve yine Hayber savaşında Peygamber Efendimiz (s.a.a) bazılarının savaşmak için gönderdi ama onlar yenildiler Hayber'i fethtmeye muvaffak olamadılar.[3] Ve yine Peygamber Efendimiz (s.a.a) ashabtan bazılarını Tövbe suresini müşriklere okumak için göndermesi daha sonra da onu bu mesuliyetten alması olayı da buna bir örnektir.[4]

2- Bu iş sebebiyle Hz. Ali'nin (a.s) üstünlüğü ve fazileti diğerlerine ispat oldu. Ve yine Peygamber Efendimizin (s.a.a) yalnız olduğu ve düşmanların muhalefet ve baskılarının yoğun olduğu zamanlarda, kimin açık bir şekilde hiçbir korku ve endişe duymadan Allah'ın Peygamberini savunma cesaretine sahip olduğu belli oldu.

Hayber'in fethi olayında olduğu gibi. Hayber’in fethinde Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştu: “Yarın bayrağı savaştan asla kaçmayan ve sürekli saldırana birine vereceğin.”[5] Peygamber Efendimiz (s.a.a) başlangıçtan beri bu işi sadece Hazreti Ali'nin (a.s) becereceğini biliyordu. Ve yine Hendek savaşında olduğu gibi, Peygamber Efendimiz (s.a.a) önce gerekli ortamı hazırladı ve sonra da Hazreti Ali'yi (a.s) gönderdi. Neticede onun fazileti diğerlerine açık bir şekilde belli oldu. Ve bu fazileti tamamlamak için Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştu: “Şüphesiz İslam'ın tamamı ile küfrün tamamı karşı karşıya gelmiştir.”[6] Ve yine Peygamber Efendimiz (s.a.a) Medine'den ayrıldığı her defasında Hz. Ali'yi (a.s) kendi yerine bırakıyordu. Neticede ima yoluyla pratikte onun üstünlüğünü açıklamış oluyordu. Eğer böyle olmasaydı, Müslümanların çoğunluğu Hz. Ali'nin (a.s) diğerlerine karşı üstünlüğünü kabul etmezler ve itaat etmezlerdi. Özellik muhalifler ve münafıklar Peygamber Efendimizin (s.a.a) yaptığı işi etkisiz hale getirmek ve kendi kötü hedeflerine ulaşmak için aleyhte propaganda yapıyorlardı.

3- Peygamber Efendimizin (s.a.a) işi, kendisinden sonra hakikat peşinde olanların yoldan çıkmamaları için toplumu iki konuya hazırlamak için idi: Birisi imamet konusu. Çünkü imamsız ve rehbersiz toplum yok olup gitmeye mahkûmdur. Diğeri ise Hz. Ali'nin (a.s) şahsının kabul edilmesi için gerekli zeminin hazırlanması idi.4- Gelecek topluluklar için Hazreti Ali'nin (a.s) yaşının küçük olmasına rağmen Peygamber Efendimizin (s.a.a) yerine seçilmesinin sebebinin ortaya koymak. Zira imamet makamının ilahi bir makam olmasının yanı sıra başkaldırma ve muhalefet için her türlü bahanenin de ortadan kalkması için ikna edecek bir sebebin de olması gerekirdi.

Zira her hangi bri ön hazırlık olmadan bizzat kendisi onu İmam olarak seçseydi, bu sonraki topluluklar bir yanan bizzat Peygamber Efendimizin (s.a.a) zamanındaki insanlara bile şaşırtıcı bir olay olurdu. Şöyle ki nasıl bir çocuk diğer insanlardan daha öncelikli olabilir? Buna göre Hz. Ali (a.s)’ın diğerlerinden öne geçirilmesi onun diğerlerinden seçkinlik ve üstünlüğünü ortaya koymakla beraber olmalıydı. Eğer böyle olmasaydı muhalifler Peygamber Efendimizin (s.a.a) onlara yetenek ve faziletlerini ortaya koyacak bir görev vermediğini söyler ve bunun onlarda üstünlük ve faziletin olmadığını göstermediğini ileri sürebilirlerdi.

5- Bu iş, insanın ilahi teklifleri yerine getirmede özgür iradeye sahip olduğu konusu ile uyum içindedir. Nasıl ki Şia mezhebi bu inançtadır. Bu olayda bir yandan Kureyş'in başları kendi iradeleri ile Peygamber’in davetine icabet etmediler [7] ve diğer yandan Hz. Ali (a.s) kendi özgür iradesi ile Peygamber Efendimizin (s.a.a) davetini kabul etti. [8] Başlangıçtan beri her şeyin Levh-i Mahfuz'da belli olduğuna inanmamızla birlikte şu hakikati de göz ardı etmemeliyiz ki ilahi başarıların, hidayet ve dalaletin zeminlerini kendi özgür iradesiyle meydana getiren insanın kendisidir. Nasıl ki birçok ayet, hidayet ve dalaletin, insanın yapmış olduğu işlerden ve kendinde oluşturdu hazırlık ve yetenekten dolayı olduğuna işaret etmektedir

5- Bu olayda bir yandan Kureyş'in başları kendi iradeleri ile Peygamber’in davetine icabet etmediler diğer yandan Hz. Ali (a.s) kendi özgür iradesi ile Peygamber Efendimizin (s.a.a) davetini kabul etti. Başlangıçtan beri her şeyin Levh-i Mahfuz'da belli olduğuna inanmamızla birlikte şu hakikati de göz ardı etmemeliyiz ki ilahi başarıların, hidayet ve dalaletin zeminlerini kendi özgür iradesiyle meydana getiren insanın kendisidir. Nasıl ki birçok ayet, hidayet ve dalaletin, insanın yapmış olduğu ve zeminini kendisinin oluşturduğu işlerden dolayı olduğuna işaret etmektedir

6- İnzar günün olayı, İslam toplumunun özgürlük ve seçme ilkesine ve kişilerin iradelerine dayalı olduğunu ve hiçbir zorlamanın, diktatörlüğün ve ayırımcılığın olmadığını göstermektedir. Hatta kişilerin liyakatleri onların belli bir sorumluk ve görevi üstlenmeleri için gerekli zemini meydana getirir. Bu liyakat da ilahi ölçülerle belli olur sırf akrabalıkla vb. ölçülerle değildir.



[1] Belazi, Ensab'ul Eşraf, c1 s580 İbni Kuteybe Deynevi, s 9 Mesudi, Murucu’z-Zeheb, c2 s30

[2] Subhani, Cafer, Furuğ-i Ebediyet, s545 Biharu’l-Envar, c20 s227 ve…

[3] Tarihi Taberi, c2 s300 Furuğu Ebediyet, s467 İbni Hacer Askalani, el-İsabe, c2 s508 ve…

[4] Bihar'ul Envar, c21 s266 ve sonrası el-Mizan Tefsiri, c9 s162 ve…

[5] Furuğ-i Ebediyet, s647 Sirei Halebi, c3 s41

[6] Age.

[7] Tarihi Taberi, c2 s63 Sirei Halebi, c1 s286 Biharu’l-Envar, c38 Kenzu’l-Ummal, c15 s15 ve…

[8] Age.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Anne ve babanın emir ve yasakları birbiriyle çakışırsa evladın görevi nedir?
    12850 Pratik Ahlak 2010/02/01
    Kur’an’da tevhide davet ve şirkten sakındırmadan sonra anne babaya saygı emredilmiştir. Onlar birbirlerinin tersi olan emirler verirse ve evlat her iki isteği yerine getiremezse bu konuda iki grup rivayet vardır. Bir grupta anneye iyilik ve ihsana öncelik tanınmış, diğer grup da evladın üzerinde en ...
  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7003 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Eğer cennet için tabakalar varsa, cehennem için de tabakalar var mıdır?
    9785 Eski Kelam İlmi 2012/03/12
    Ayet ve rivayetlerden cehennem tabaka ve yüzeyleri hakkında alınan netice üzere, cehennem de cennet gibi[1] değişik tabakalara sahiptir ve günahkârlar suç ve günah dereceleri hasebince bu tabakaların birinde müstakar olacak ve azaplandırılacaktır. Bir rivayette İmam Bakır (a.s), «لَها سَبْعَةُ أَبْوابٍ لِكُلِّ بابٍ مِنْهُمْ ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    7742 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Yoga-Zen konsantrasyonu (meditation) hakkında görüşünüz nedir?
    9535 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Bu tekniği yapanların iddiasına göre konsantrasyon egzesizi yapmak, bizi şaşırtıcı bir şekilde düşüncelerimizin arasında yolculuk yapmamızı sağlıyor. Onun, daha sağlıklı, ıztrapsız, endişesiz bir yaşam sağlaması, yorgunluğu gidermesi gibi birçok faydalar vardır. Ve bizi zihnin çeşitli safhalarına ve farkındalığa ulaştırıyor.Konsantrasyon, ...
  • Ahlak ve Terbiye arasında nasıl bir bağ vardır?
    2474 کلیات 2020/01/19
  • Müslüman olmayan birisinin kesmiş olduğu hayvandan yararlanıla bilinir mi?
    9075 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Ehl-i Beyt mektebinin fakihlerine göre, İslamî usullere göre kesilmemiş olan hayvanların etleri mundar (leş) hükmündedir. Bu hayvanların etleri haramdır ve yenmesi de caiz değildir. ...
  • Namahrem ile tokalaşmak hakkında İslam’ın görüşü nedir?
    17322 Pratik Ahlak 2012/06/14
    Karşı cinsten biriyle tokalaşmak birçok birey için şehvetin tahrik olmasına neden olmayabilir, ama böyle bir sınırlı irtibat ile tahrik olabilecek fertler de mevcuttur. Hatta birinci grup arasında da kendilerini samimi gösterip meşru olmayan ilişkiler için altyapı hazırlamaya çalışan şahısların olması da muhtemeldir. Bu esas uyarınca toplumsal yaşamda ...
  • Allah’ın bir olduğunun akli delili nedir?
    21609 Eski Kelam İlmi 2011/04/28
    İbrahimi dinlerin en önemli ilkesi olan tevhid, Allah Teala’yı bir bilmek, Onun bir olduğunu kabul etmektir. Tevhidin zıddı Allah’a şirk koşmaktır. Allah’ın her türlü şerik, eş ve benzerinin olmaması, her türlü harici akli ve vehmi terkipten uzak olması ve terkipsizliğinin ispatı Onun birliğinin ve tevhidinin ispatı dairesine girer.
  • Hz Meryem için cennetten yiyecek ve meyve gönderilmesi nasıl mümkündür? Cennette bulunanlar da dünyaya dönebilir mi?
    15821 Tefsir 2012/05/27
    Ayet ve hadislerde bulunan karine ve delillere binaen Hz Meryem’in yiyeceği direkt olarak ve maddi aracılar kullanılmaksızın Allah tarafından ve cennetten sağlanıyordu. İslami öğretiler esasınca, cennette insanların hayatı ebedi olacak, onlar cennetteki nimet ve lezzetlerden daimi olarak yararlanacak ve nimetler yenilenecektir. Bundan dolayı bu nimetler için bir ...

En Çok Okunanlar