Gelişmiş Arama
Ziyaret
5918
Güncellenme Tarihi: 2011/04/20
Soru Özeti
Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
Soru
Müminin bir ferdin mutlu bir çehresinin olduğu, ancak hüzün ve gamını kalbinde sakladığı; gam ve hüznünü, kendi eşine karşı gizleyip yalnızca Rabbiyle kendi arasında gündeme getirdiği dikkate alındığında, böyle bir kimsenin gam ve hüzün hissini eşiyle paylaşması daha iyi değil midir? Size göre hangisi daha tercihli ve daha iyidir?
Kısa Cevap

Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine karşı duygusal bağı ve sevgilerinin şiddetli olması halinde birbirlerinin sorunlarını daha iyi bileceklerini ve musibetleri gizlemenin de bir delilinin olmadığını söylememiz gerekir. Zira mutlu görünüp hüzünlerin gizlenmesinden maksat, eşler arasındaki var olan sevgi ve muhabbetin artmasını icat etmektir ve eşler arasındaki sırlardan haberdar olunması, onların sorunlarının kaldırılmasında birbirlerine yardım etmelerine sebep olur.

Elbette bu konu, ortak yaşamda ahlaki ve şer’i temellere riayet eden eşler için geçerlidir ve eğer Allah göstermesin, eşlerin birbirlerine karşı ahlaki ve dini kaygıları yoksa onlar arasında böyle bir irtibatın olmaması daha iyidir.

Ayrıntılı Cevap

Bizim ilerleyip gelişmemizde çok olumlu işlerden birisi güzel ahlaktır ve Peygamber’in (s.a.a) bi’setinin güzel işlerin tamamının illeti olmasından ötürü bu konu, ödevlerin başında yer alır. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurur: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”[1] Bu buyruğunda Peygamber onca güzel hasletler içinde halka güzel ahlaklı ve güler yüzlü davranmayı örnek davranışlardan birisi olduğuna işaret etmektedir ve rivayetlerde böyle bir ahlaktan, aşağıdaki ibaretlerde şöyle anılmıştır:

Müminin hasleti,[2] hür ve kerim kimselerin özelliği, iyiliğin ilki, düşmanlık ateşinin söndürücüsü, dostluğun bağı, sevgi ve muhabbetin sebebidir ve tıpkı misafirin ağırlanması gibidir, zira güler yüzlülüğün misafir ağırlama gibi sevabı vardır.[3]

Dini öğretilerin bir diğerinde müminin hüzün ve musibetlerini kalbinde tutup başkalarından saklamasına işaret edilmiştir. İmam Cafer Sadık’ın (a.s) şu buyruğu bunun örneklerinden birisidir, İmam (a.s) şöyle buyurur: “Dört şey paha biçilmez hazinelerdendir: İhtiyacını gizleyip haysiyeti korumak, sadakayı gizlemek, hastalığı gizlemek ve musibet ve sorunu gizlemek.”[4]

Söylenmesi gerekir ki, erkeğin eşini kendi içsel gam ve hüznünden haberdar etmesi, bir tür eşlerin birbirlerine karşı ilgi ve alakalarına bağlıdır. Eşlerin her birinin itikadi ve ahlaki açıdan birbirlerine yakınlıkları ölçüsünde sorunların bildirilmesi faydalıdır, zira eşler birbirlerinin yaşamlarına ortak oldukları sürece, karşılıklı yardımlaşmayla yaşamın olumsuzluklarını kaldırabilirler ve daha şirin bir yaşama sahip olabilirler.

Sözüne bağlı ve yaşam sorunları içinde İslami vazifelerine aşina bir kimsenin, sorun ve hüznünü eşine bildirmesi, ailesel yaşamın güçlenmesine sebep olur ve Allah’ın rızası ve cennete girilmesi de bunun bir sonucudur. Bu alanda şu rivayete dikkat ediniz: Adamın birisi Peygamber’in (s.a.a) yanına gelerek şöyle arz etti: Ya Resulallah! Öyle bir eşim var ki; eve geldiğimde beni karşılar, dışarı gideceğim zaman beni uğurlar ve beni hüzünlü gördüğünde şöyle der: Üzülme, eğer geçim için tasalanıyorsan Allah-u Teâlâ onu kendi sorumluluğuna almıştır; ahiret için gamlanıyor ve bunu düşünüyorsan, Allah-u Teâlâ senin bu gam ve düşünceni arttırsın. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdular: “Onu cennetle müjdele ve ona, Allah-u Teâlâ’nın görevli memurlarından birisi olduğunu ve her gün yetmiş şehit sevabı verileceğini söyle.”[5]

 


[1] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biahru’l Envar, Beyrut: 1404 h. k, Müessesetü’l Vefa, c. 67, s. 371.

[2] -a.g.e. c. 64, s. 305

[3] -Âmedi, Abdu’l Vahit, “Gureru’l Hikem”, Kum: 1366 h. k, İntişarati Defetri Tebligat,  c. 1, s. 434.

[4] -“Biharu’l Envar”, c. 75, s. 175.

[5] -Tabersi, Hasan b. El-Fazl, Mekarimü’l Ahlak, Kum: 1412 h. k, İntişarati Şerifi Razi, c. 1, s. 200.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Şerî mesafe miktarı ne kadardır?
    5559 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/23
    A. Şerî mesafenin miktarı hakkında birkaç görüş vardır: Bazıları mesafe miktarının 22/5 km olduğu görüşündedir.[1] Bazıları şerî mesafenin 21/5 km olduğu fikrini taşımaktadır.[2] Bir grup da şerî mesafenin 22 ...
  • Bedenin ruha alet olması konusunda doğal ve yapma aletler arasındaki fark nedir?
    7311 İrfan Felsefesi 2012/04/03
    Doğal ve yapma terimler felsefede doğal ve yapma varlıklar arasında mukayese yapıldığı zaman kullanılır. Örneğin insan bedeni doğal bir cisimdir, yatak ise yapma bir cisimdir. Bedenin kendi parçalarıyla bileşimi doğaldır. Ama yatağın kendi parçalarıyla (tahta, çivi vs.) bileşimi yapmadır. ...
  • Bir takım şekilleri ve figürleri içeren dua kitaplarından yararlanmak caiz midir?
    10662 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    1- Sorunuza nazaran söz konusu kitabın hangi ilim hakkında olduğunu anlamak güçtür. Bunu anlamak için daha geniş bilgiye ihtiyaç vardır. Ama kısaca söyleyebiliriz ki söz konusu kitap ulum-i garibe hakkındadır. Ulum-i garibe; cifr, reml ve nücüm gibi ilimlere denir. Ancak söz konusu kitabın hangi kısmına ait olduğunu ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    4971 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Şeytanın İmam Ali’ye (a.s) alakası ve sevgisi var mıydı?
    15324 Eski Kelam İlmi 2012/03/11
    Yapılan araştırmaların neticesinde hadis kaynaklarında hatta büyük ariflerin irfan kitaplarındaki aşk ve sevgiyle ilgili bölümlerde bile sorudaki ifadelerle Şeytanın İmam Ali’ye (a.s) sevgi duyması hakkında her hangi bir rivayete rastlanmamıştır. Bu türden başka rivayetler olsa da onlarda şeytanın sapkınlığına özellikle vurgu yapılmıştır. Yine bir rivayette İmam Bakır ...
  • Hz. Peygamberin (s.a.a) bakışında selam vermenin önemi nedir?
    12618 تاريخ بزرگان 2012/06/16
    İnsan toplumsal bir varlık olup kendi türlerinin ilişkisine, dostluğuna ve sevgisine ihtiyaç duyar. Selam vermek iki insan arasındaki sağlıklı ilişkinin ilk merhalesini oluşturur ve dostluk, samimiyet, sevgi, tevazu, hayır duası ve karşı tarafa güven vermek gibi değişik mesajlar içerir. Selam sözcüğü çok güzel ve manalı bir kavram ...
  • bazı vacip ve müstahaplara önem verilmesi namazın yerine geçebilir mi?
    5202 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Cevaba geçmeden önce bir noktayı açıklamamız lazım, oda şudur: İslami hüküm ve yasalarda, her ne kadar maslahat ve mefsede konusunu göz önünde tutulmuş ise de, insanın aklı bu hükümlerin tüm fayda ve zararlarını tek başına derk edebilmesi olanaksızdır. Bu bağlamda kesinlikle Allahın vahyine ve masumların sözlerine tabi ...
  • Kredi kartlarıyla alışveriş yapılması ve bu kartların nakit paraya çevrilmesinin hükmü nedir?
    5659 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Sorunuzun cevabını Ayetullah Hamenei’nin kalemi şu şekilde cevaplamıştır: Hesapta olan ve alışveriş yaparken ödediğiniz miktarın bir sakıncası yoktur. Ama hesabınızda karşılığı olmadan size kredi hesabı olarak verilen miktar; eğer borç şeklindeyse ve ona faiz geliyorsa, borcun kendisi sahih ama fazlası faiz sayılmaktadır ve haramdır. ...
  • Peygamberin (s.a.a.) Teşkil Etmiş Olduğu Hükümetin, Allah’ı Arayan Fıtrat ile İrtibatı nedir?
    7242 Düzenler 2012/10/24
    Bize göre Resul-i Ekrem’in (s.a.a.) teşkil etmiş olduğu hükümet ilahi bir emir idi. Ama bu emri iktiza eden nokta, bu hükümetin insan yaşamının tüm alanlarında tesir etmesidir. İmam Bakırdan (a.s.) “…velayete davet edildiği kadar hiç bir şeye davet edilmedi”[i] şeklinde nakledilen tabir buna yöneliktir. ...
  • Tevazu nedir? Tevazu nasıl bir esere sahiptir? Tevazu ile zillet arasındaki fark nedir?
    2308 فضایل اخلاقی 2020/01/19

En Çok Okunanlar